Robert Nisbet, Batı’nın refah toplumunda yazmış bir “kriz” sosyoloğudur. Onu kriz sosyoloğu yapan, 20. yüzyılda içinde yaşadığı modern Batı toplumunun bunalımıdır. Bu bunalım 19. yüzyılda yaşanan tarihsel-toplumsal krizin sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu kriz ise Fransız ve Endüstri devrimleriyle başlayan tarihsel ve toplumsal bir sürecin, geleneksel aracı kurumların çöküşünün, gücün merkezileşmesinin ve sekülerleşmenin ürünüdür. Başka bir deyişle, gelenekçilik ve modernizm arasındaki çatışmanın neticesidir. Nisbet’i kriz sosyoloğu yapan diğer husus, sosyolojinin doğuşunu modern toplumu doğuran krizle açıklamasıdır. Sosyoloji, 19. yüzyıl muhafazakâr düşünürlerinin söz konusu krize entelektüel ilgilerinden doğmuştur.
Değişim boşlukta gerçekleşmez, her zaman “bir şeye karşı” değişim ya da “bir şeyin” değişmesidir. Geleneğin olmadığı yerde değişimden söz edilemez. Geleneğin Sosyoloğu Robert Nisbet, Türkiye’de entelektüellerin ve sosyologların çoğunlukla göz ardı ettiği “gelenek” ve “muhafazakârlık” kavramlarının önemini vurgulayan Nisbet’in fikirlerini kapsamlı şekilde incelemektedir.
Kitap, Nisbet’in bu görüşlerini tanıtarak ülkemizdeki sosyolojiye katkıda bulunmayı ve sosyoloji tarihinin pek bilinmeyen alternatif bir yorumunu sunmayı amaçlamaktadır. Diğer bir gayesiyse kendi toplumunun problemlerine çözüm arayan Batılı bir sosyoloğun fikirlerinin, bizim problemlerimizin çözümü için ipuçları sağlayıp sağlayamayacağını ortaya koymaktır.